Sayfalar

9 Mart 2012 Cuma

Sayfa 2

...1974 yılında, henüz 34 yaşında 3 çocuğuyla "dul" kalan bir kadın için İzmir, büyük bir şehir. Toplanıp babamın memleketi Gönen'e götürülüşümüzün tek anlaşılır nedeninin bu olmadığını anlamak uzun yıllarımı alacaktı elbet! Benden 8 yaş büyük ağabeyim "uyduruyorsun" dese de, ben "hatırlıyorum"...
İyi anılan bir memuriyet hayatının, mutlu/hüzünlü binlerce anıyla bezenmiş 13 yıllık bir evliliğin, donanmaya karşı içilen keyif çaylarının, odaların, duvarların, oyuncakların, 5, 11 ve 13 yaşında 3 çocuğun gelecek hayallerinin, bir annenin omuzlarına yüklenen dağ gibi bir yaşamın o kamyona sığabilmesi ne kadar da ilginç! Demek böyle, insan hayatı esnek bir don lastiği gibi her bedene, her eve, her kente bir şekilde oldurulabiliyormuş... Biz çocuklar için "sokak oyunları", annem için ise "sokak bakışları" kavramının öğrenileceği yıllar, o kamyondan indiğimizde başladı... Şimdi, İzmir'e dair ortak bir ölümden başka, balkonlar arası sepetle oyuncak mübadelesi yaptığımız, sahip olduğum ilk arkadaşım, ilk oyundaşım Müge'yi ve ablasının duvarda asılı olduğu halde zinhar dokunamadığımız gitarını da geride bırakma zamanı gelmişti.. Müge, onunla vedalaşabilmişmiydim? İşte bunu hatırlamıyorum... Onca yıl geçti, hala tanıştığım ya da duyduğum her Müge'nin O olma ihtimalini gözden geçirmeyi ihmal etmedim... Soru sorma alışkanlığı olmayan biri olarak, soruları sadece Müge'lere sordum.. Hani Dünya küçüktü?...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder